Son dakika… Bakan Çavuşoğlu’ndan Rusya ve ABD’ye terörle mücadele suçlaması
Haberi Paylaşmayı Unutmayın
Musul’daki büyükelçiliğe saldırıyla ilgili Bakan Çavuşoğlu, “Irak’ta maalsefe radikal gruplar, terör örgütleri halen mevcut. Bizlerin de desteğiyle gerek Suriye’de gerek Irak’ta artık güçlü değil. Ara ara ortaya çıkıyorlar. Bir taraftan PKK, PKK’nın orada mevcudiyeti güçlü. Onun dışında da milisler dediği gruplar var. Sonuçta provokasyonlar devam ediyor. Bu tacizler konusunda da Irak makamlarını her zaman uyarılarda bulunduk. Bizim misyonlarımızı koruma kimdi? Irak yönetiminde. Bir terör mevcudiyedi var. Onların sorumluluğunda. Bunları yapamıyorsanız “Gelin beraber yapalım” diyoruz. Yapamıyorsanız biz bunu yapmak zorundayız. Provokasyonların sebebi de bu. Bu mücadeleyi biz güçlü bir şekilde yapıyoruz. Irak’ın toprak bütünlüğüne saygı duyarak. Dün akşam ki provokasyon da bugüne kada yapılanların bir parçası.” dedi.
TV100 canlı yayına katılan Bakan Çavuşoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle;Daha önce operasyonlarımızın amacı neydi. Sınırımızda konuşlanan teröristleri temizlemekti. Önümüzdeki süreçte yapılacak olan operasyonun da amacı budur. Rusya, ABD ikisini de suçluyoruz. Sözlerini tutmadılar. ABD ile müzakere ettik, ortak açıklama yaptık. Rusya ile de Soçi’de mutabakata vardık. İki ülke de bu bölgeleri terörden temizleyeceklerdi. Yapmadılar. ABD silah desteğini devam ettiriyor.
“TERÖRLE MÜCADELEYLE SAMİMİ DEĞİLLER”
ABD, “Tehdit var” diye Irak’ı işgal edeceksiniz bizim mücadelemize karşı çıkacaksınız.”Irak’ta teröristler var, nükleer silahlar var” denilip “Amerika’dan tehdit var” diyip geleceksiniz ama benim yanı başımında bana, benim askerime, vatandaşıma, Suriyelilere saldırıda bulunan terör örgütüne karşı mücadeleye karşı çıkıcaksınız hemde müttefikinin mücadelesine. Hem de müttefikiniz olan ülkeye. Terörle mücadeleyle samimi değiller. Rusya’nın da tutumu… Bunları rejime monte edebilir miyim? PKK/YPG ikinizi de kullanıyor.İran’a gelelim. İran’ın derdi ne? Üçü de aynı örgüt. Terör örgütünün kolları.
“CUMHURBAŞKANIMIZIN SÖZÜ MOTTO HALİNE GELDİ”
Bize yönelik bir tehdit oluştuğu zaman başkalarının ne dediği önemli değil. Bertaraf etmek bizim görevimiz. Bu operasyonun tek amacı da budur.Türkiye her türlü hazırlıklarını yapıyor. Bu artık motto haline geldi Cumhurbaşkanımızın sözü: Bir gece ansızın…
ABD’NİN TERÖRİSTLERE TAZİYESİ
DEAŞ’la nasıl savaştıklarını gördük. Uçakla Afganistan’a nasıl götürdüklerini biliyoruz. Samimiyetsizliğin göstergesidir. Terörist teröristtir. PYD ile PKK arasında hiçbir ayrım yoktur. ABD herkesten bunu iyi biliyor. CENTCOM’un yaptığı kabul edilemez.
TAHIL KORİDORU ANLAŞMASI
Savaş başlamadan önce biz savaşın önlenmesi için çok çaba sarf ettik.Burada BM ile birlikte çalıştık. BM’de Türkiye’yi tercih etti.Sonuçta burada Rusya’nın ihraç edeceği ürünler de var onunda önü açılmış oluyor. Aynı şekilde Ukrayna’nın tahıl, ayçiçek ve ayçiçek yağı ihracatının önü açılmış oluyor.Biz bu aktif rolümüzü devam ettireceğiz. Eninde sonunda bu savaş diplomasi masasında bitecek. O masaya tarafların dönebilmesi için üzerimize düşeni yapacağız. Ama bu iş kolay değil. Savaş uzadıkça tarafların bir masaya oturması kolay değil.
Başından bu yana ne kadar çaba sarf ettiğimizi tüm dünya biliyor. Halen savaş devam ediyor. Bu savaşın etkileri var. Enerji ve gıda krizi. Küresel etkilerinden bahsediyorum. Bu gıda krizi özellikle bir çok ülkeyi etkiledi. Bu kriz gündeme gelince bunun da çözümesi için yoğun çaba sarf ettik. Bu çözülürse barışın da yolu açılacak. Samimi, dengeli ve ilkeli politikalarımızı uyguladık. “Dünya 5’ten büyüktür” diyor sayın Cumhurbaşkanımız. Mevcut sistemi yıkıp yeni bir sistem kurmak zorunda değiliz. 1. ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra artık bir daha savaşmayalım diye kurulan sistemler. BM’nin de güvenli bir örgüt olması lazım. BM bu tip konularda ve diğer krizlerde önemli rol oynaması lazım.
Her iki ülkenin de endişeleri ve kaygıları vardı. Tüm bu endişeleri giderecek durumları koyduk BM ile.Tabi Odesa’ya yapılan saldırı herkesi de bizi de endişelendirdi. Sonuçta bu tür saldırılar tekrarlanmaması gerekiyor.
Biz arabulucukta bir markayız. Bugüne kadar kolaylaştırıcı bir rol üstlendik. Temennimiz her iki ülkenin anlaşmaya varması.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA’NIN NATO ÜYELİKLERİ SÜRECİ
Belge açık, hükümlülükler var. Sözle olmaz bu. Kulağa hoş gelen pozitif bir cümle. “Türkiye’nin endişelerini anlıyoruz.” Mutabakat zaptı ortada. Bu hükümlülüklerini yerine getireceksiniz. Türkiye aleyhine provokasyonlara izin vermeyeceksiniz. Taahütleri yerine getirmeniz lazı.
İsveç’ten iadesini istediğimiz teröristler henüz gönderilmedi. Bu katılım protokolünün Meclis tarafından imzalanması lazım. Mutabakat zaptının gereğini yerine getirirlerse Dışişleri’nden Cumhurbaşkanlığı’na gönderiyoruz. Cumhurbaşkanlığı da Meclis’e gönderiyoruz. Şu anda Meclis’e gönderecek durumda olmadığımızı açık bir şekilde söylemek durumundayım.
Katar ile normalleşmeden sonra Körfez’de bir pozitif atmosfer oluştu. Türkiye’nin çıkarları nedir biz ona bakarız. İlkelerimizden taviz vermemiz mümkün değil.
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ
Sorunlar var, devam ediyor. PKK/YPG’ye verdikleri desteği hatırlattık. FETÖ’nün ABD’deki mevcudiyeti. Yurt dışındaki faaliyetleri, münasebetler. Bunların hepsi henüz daha önce sonuçlandırılamamış sorunlar. F-16 müzakereleri gayet iyi gidiyor. Yönetimin yaklaşımı olumlu. Olumsuz hava dağılmış durumda. Bu iş birliğinin NATO içinde stratejik önemi var. Bunun farkındalar. Biz eskiden beri bu konularda bölgemizdeki sorunların çözümü konusunda üzerimize düşeni yapıyoruz.
Olumlu bir süreç de var. Rakamlar sürekli artıyor. ABD ile ihracatımız artıyor. Almanya’dan sonra ikinci sıraya yükseldi.
YUNANİSTAN İLE ADALAR GERİLİMİ
Yunanistan’ın tabi çok becerikli olduğu alanlar var. Bunlardan bir tanesi en haksız olduğunda mağdur olduğunu ağlayarak anlattığı var Yunanistan’ın. Uluslararası anlaşmada işine geldiği zaman bunu en iyi şekilde kullanır. İşine gelmediği zaman önce kendi inandırır. Biz Türkiye olarak haklı davamızda ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Önreğin Yunanistan 6 millik karsuları üzerinden 10 millik hava sahası iddiasında bulunan dünyadaki tek ülke. Biz tabi yazdığımız mektuplarla bunun saçmalığını anlatıyoruz. ABD yönetimi bile kongresine yazdığı mektupta uluslararası hukuka aykırı olduğunu, kabul edilemez olduğunu söylüyor.
Türk dış politikasının temel ilkeleri belli. Yurtta sulh, cihanda sulh ve düşmanının sayısını azaltacaksın, dostunun sayısını arttıracaksın. Girişimci ve insani dış politika, sahada ve masada güçlü dış politika. Bunlar mottolarımız.
Yunanistan’a soruyoruz; “Neden Adalar’ı silahlandırdın, anlaşmaya aykırı şekilde.” Türkiye’den tehdit var” diyorlar. Neye göre tehdit var? diyorsun onu söyle. “Benim hava sahamı ihlal etti Türkiye” diyor. Yunanistan bizim hava sahamızı işgal ettiği zaman bizim askerimiz tabi karşılık verecek. Ama 6 millik karasuları üzerinde 10 millik hakkı olduğunu iddia edip buraya giren herkesi suçluyor. Yunanistan’ın gerçekten insan hakları konusunda yatacak yeri yok.
Bir örnek daha vereceğim. Atina camisi olmayan tek başkent olarak herkes tarafından eleştirilir. Bir tane yeri camiye çevirdiler. Bir dernek kurdular. Bu derneğin 9 tane yönetcisi var. Kimlerden oluşması gerekiyor. 5 tanesi Ortodoks, 4 tanesi Müslüman.
Yunanistan uluslararası hukuk diyor. Terör örgütüne destek veriyor mu veriyor. FETÖ var mı var, PKK’ya destek veriyor mu veriyor. DHKP-C kampları var mı. Halen denizin ortasında masum göçmenleri sivil bunlar denize gömüyorlar. Kışın 19 kişi donarak öldü. Daha yüzlerce örnek verebilirim.
Her gün Türkiye’ye saldırmak onlar için önemli bir siyasi görevdir. Yunanistan bunları yapıyor diye elimiz boş mu duracağız, sessiz mi kalacağız. Bir mektup daha hazırladık. Bu yalanlara karşı biz de kendi düşüncelerimizi doğruyu anlatmakta mükellefiz.
İnsan Hakları Mahkemesinin kararı olmasına rağmen ‘Türk’ adını kullanamıyorlar.
Yunanistan’a silah verirken Türkiye’nin hava sahsını ihlal etmeyeceksin diye bir şey var mı? Tabi ki karşılık veriyoruz. Vermek durumundayız. Veriyoruz sonra ağlıyorlar. Biz Türkiye olarak F-16 almak isteriz. Ama elimizi kolumuzu bağlayacak sürecin içinde de olmayız. Biz ABD ile diğer müttefiklerimizle görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
“3 ÜLKE VATANDAŞLARINI ALMIYORUZ”
Vize serbestisi konusunda özellike AB oyalamaya başlayınca biz yazılı bir belgeyle AB ile geri kabul anlaşmasını askıya alıyoruz” dedik. Ama bunu kısmen askıya aldık. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının geri iadesini biz kabul ediyoruz. Talep ettiklerimiz de var. Diyelim ki AB’ye gitti Türkiye üzerinden de gitti. Türkiye bunu alıyordu. Böyle bir anlaşma işliyordu. Biz bunu durdurduk. Sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını alıyoruz. 3. ülke vatandaşlarınız almıyoruz.
DİPLOMASİDE “HANIM KIZ” TARTIŞMASI
(Kılıçdaroğlu’na) Onun tabiriyle ‘Hanım Kız’ımızı tercüman olarak sayın Cumhurbaşkanımız yanına aldıysa ne olmuşta bunu söylüyor? Gerekçesi ne? Bu kadar cahil olmadıklarını ben biliyorum. Çünkü bu partilerin içinde büyükelçilik yapmış arkadaşlar da var. Bu arkadaşlar çokça toplantılara katıldılar. Hiçbir şey bilmeseler bile bunlardan öğrenebilirler. Uluslararası toplantılarda farklı dillerde tercümeler oldu. Şimdi farklı dillerde bir Bakanlıkta ya da Cumhurbaşkanlığı’nda terücman bulundurmak mümkün mü? Her dilde o zaman tercüman alacaksınız. Tercüman kadrosu olacak Cumhurbaşkanlığı’nda doğru mu? Böyle düşünürseniz.
Dışişleri Bakanlığı’nda da olması gerekiyor. Ama bugüne kadar özlük hakları çok yetersiz olduğu için şimdi onu da düzeltme yaptık. Maalesef kaliteli mütercim tercümanlar serbest çalışıyorlar ya da bir şirket kuruyorlar o şirket üzerinden çalışıyorlar. Tercüme şirketleri var. Dünyada tüm resmi toplantılarda Cumhurbaşkanları da Başbakanları da Dışişleri Bakanları da ya da ilgili Bakanlar da bu şirketlerden faydalanıyorlar. Türkiye de faydalanıyor. Biz de farklı şirketlerden güvenli şirketlerden yeminli tercümanlar var. Toplantılarda bunlardan faydalanıyoruz.
Daha önce de söyledim. Biden ve Trump’ın tercümanı kim? Bir Türk. Şimdi ABD Başkanları bir Türk ile tercüman ile çalışıyor da ABD için sorun değilse Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın bir ‘Hanım Kız’ diyerek onu küçümseyeme çalışmak doğru değil. Ama çok eğitim görmüş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Fatma kardeşimizin tercüme yapmasından niye rahatsız oluyorlar? Sebebi ne?
Arapça tercümeye de Yakup ve Sefer kardeşlerim var. Fatma da Cumhurbaşkanı Başdanışmanı. Bu arkdaşlarımız da öyle. Boşnakça da tercüme bulmak dışarıda da bulmak zor. Ben de Arapça tercüman ihtiyacım olduğu zaman dışarıdan faydalanıyorum. Diplomatların tercüme yaptığı nerede görülmüş?
Dertleri ne? Neden Fatma kardeşimize böyle saldırıyorlar? Başörtülü olduğu için. Annesinden dolayı saldırıyorlar. Merve Hanım’dan… Zamanında Meclis’ten dışarı çıkardılar. Peki bu insani mi? Ahlaki mi? Hukuki olarak hangi gerekçeyle bunu söylüyorsun? Onu anlat.
Sefer ya da Yakup tercüme ettiği zaman laf etmiyorlar da veya Rusça tercümeleri de arkadaşlarımız yapıyor. Onlara etmiyorlar da niye Fatma’yı eleştiriyorlar.Cumhurbaşkanımız ile Bide görüşüyor. İki tarafın da tercümanı Türk. Ama bizim muhalefet Türk tarafının tercümanını linç etmeye kalkıyor. Fatma da çok güzel tercüme ediyor.Bu çocukla derdiniz ne?Annesi ve kızın başörülü olması nedenyle bu kıza acımazsızca yükleniyorlar.