Özhaseki: Bu coğrafyada güçlü olmazsak kitabına uydurup canımıza okurlar

Haberi Paylaşmayı Unutmayın

AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, bir dizi ziyarette bulunmak için Bursa’ya geldi. Özhaseki, Bursa Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne (BESOB) bağlı Oda Başkanları ile Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde (AKKM) buluştu. Buluşmaya AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, AK Parti Milletvekilleri Refik Özen, Ahmet Kılıç, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Büyükorhan Belediye Başkanı Ahmet Korkmaz, Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Mehmet Kanar, Keles Belediye Başkanı Mehmet Keskin, BESOB Başkanı Fahrettin Bilgit, önceki dönem BESOB Başkanı Arif Tak ve BESOB’a bağlı oda başkanları katıldı.

‘ÇATALTEPE İLE İLGİLİ ÜSTÜME DÜŞENİ YAPARIM’

Özhaseki, Kestel ilçesindeki Çataltepe’de BESOB tarafından başlatılan ancak tamamlanmayan sanayi sitesiyle ilgili “Çözümsüz hiçbir şey yok dünyada. Emin olun her şeyin çözümü var. Yeter ki bir araya gelelim. İyi niyetle ortak aklımızı kullanalım. Esnaf arkadaşlarımızın sitesini yapmakta kolaylık vardır, zorluk yoktur. Bana da düşen bir şey olursa, katkım olursa, gücüm yeterse, arkadaşlar da dahil ederlerse, doğrusu bu konuda ben de üstüme düşeni yaparım. Hiç kimsenin endişesi olmasın, inşallah çözümünü de buluruz” dedi.

Türkiye’nin bulunduğu konum itibarıyla bir ateş çemberinin ortasında olduğuna dikkat çeken Özhaseki, “Çok eski bir coğrafya üzerindeyiz. Fakat bu coğrafyada, ne hikmettir Anadolu coğrafyasında, batılı bir çok yazarın da dediği gibi gel-git coğrafyası denildiği için birçok insanın gözü var. Özellikle bizim Müslüman bir Türk olmaktan da kaynaklanan zorluklarımız var. Bu coğrafyada gerçekten yaşamak çok zor. Bir taraftan inançlarımızdan dolayı, bir taraftan tarihte üstendiğimiz misyonlarımızdan dolayı zorluklarımız var. Bir taraftan da biliyoruz ki bu coğrafya bizim aslında, Anadolu coğrafyası son 100 yılın, mazlumların sığınma coğrafyasıdır” diye konuştu.

Bu coğrafyada ayakta kalmanın tek yolunun güçlü olmaktan geçtiğini söyleyen Özhaseki, şunları söyledi:

“Gittikçe büyüyoruz ama bu büyümeyi de istemiyorlar. Bunu da biliyoruz. Bu coğrafyada ayakta kalmanın bir tek yolu var arkadaşlar. Uluslararası sözleşmeler değil, falan pakta girmek değil. Filanla müttefik olmak değil. Güçlü olmak. Biz bu coğrafyada güçlü olmak zorundayız. Bu bir mecburiyettir artık. Güçlü olmazsanız, o kadar çok engel çıkarırlar ki kitabına uydurup uydurup canınıza okurlar sizin. Bir PKK terör örgütü, okyanus ötesindeki ülkenin emriyle bu ülkede kurulmuş, 50 yıl boyunca buna emek vermişler. Bizim bazı şehirlerimizi koparıp, Suriye’den, Irak’tan kurdukları parçayla bir araya getirip, Arz-ı Mevud diye tabir edilen, orada büyük bir terör devletini oluşturmak istiyorlar. Bunun için de yapmadıkları numara kalmadı. Biz Amerika’dan paramızla silah alamıyoruz. Onlar gemilerle, TIR’larla silahlarını bedava veriyorlar teröristlere. Biz Avrupa’ya gidip toplantı yapamıyoruz. Geçtiğimiz seçimlerde Cumhurbaşkanımıza miting yaptırmadılar. Bakanlarımızı ülkelerine sokmadılar. Ama PKK her yerde cirit atıyor. Niye, kendi kullandıkları aparat da onun için.”

‘PKK OLMASAYDI, HER HANEYE 350 BİN LİRA DÜŞÜYORDU’

Türkiye’nin terörle mücadele için ayırdığı payın büyüklüğüne dikkat çeken Özhaseki, “Numan bey bir çalışma yapmış, bu çalışmasında eğer PKK terör örgütü diye bir bela olmasaydı, bunun için biz maddi-manevi bir çok kaynaklarımızı seferber etmeseydik, her bir ferdimize, bu ülkede yaşayan 85 milyon nüfusun her bir ferdinin hanesine 350 bin lira para yazıyor. Şu anda bile ordu hala sefer halinde. Aşağı tarafta bir tampon bölge oluşturmak için çalışıyoruz ki başımıza bela olmasınlar diye” dedi.

‘3’ÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI ÇIKSIN İSTİYORLAR’

Sözü Ukrayna-Rusya savaşına getiren Özhaseki, şunları söyledi:

“Bu insafsızlar, bu kefereler, nereye gittiler de eşitlik götürdüler, nereye gittiler de özgürlük götürdüler. Her gittikleri yere, gözyaşı, bomba, ayrılık, bela, terör götürdüler. Bunlar menfaati olmasa bir tek damla su bile vermezler. Etrafa bakar mısınız bizden başka evine gidebilen, sıcak çorbasını içebilen bir millet kalmadı. Bizim güneyimiz, zaten doğumuz her zaman problemliydi. Şimdi kuzey tarafta da belalar tütmeye devam ediyor. Soros beyefendi çıkmış diyor ki, ‘aslında bu savaşın bitmesi doğru değil’ diyor. ‘Dünyanın huzur bulması için 3’üncü dünya savaşının çıkması lazım’ diyor. Her ülkeyi karıştıran Macar asıllı ama, Yahudi kökenli bir adamdır Soros. Nerde pislik var, altından bu adam çıkar zaten. Onun paraları çıkar, onu kullanırlar. Ukrayna’ya gazı verdiler verdiler adamı ortaya attılar, perişan ettiler. Şimdi de sana silah vereceğiz, merak etme, biraz daha diren bakalım, uğraş biraz daha uğraş hadi. Adama yaptıkları bu. Adamın şehirleri, ülkesi mahvoldu. Bir taraftan Rusya’yı zayıflatıyorlar. Bir taraftan da orayı perişan ediyorlar. 3’üncü dünya harbi çıksın istiyorlar. Çünkü aramızda onlarla dehşet bir medeniyet farkı var. Eğer Türkiye de paramparça olursa, her tarafta bombalar patlarsa, millet birbirine girerse rezillik rüsvaya çıkarsa ortalıkta ben daha iyi olurum. Onun içindir ki sömürü düzenini devam ettirmek istiyorlar.”

‘1994 YILI BELEDİYECİLİK İÇİN MİLAT OLDU’

Bursa’daki Esnaf Odaları’nın başkanları ile istişare toplantısında bir araya gelen AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, daha sonra Büyükşehir Belediyesince yapımı tamamlanan, Yıldırım ilçesindeki Karapınar Aile Sağlığı Merkezi’nin açılış törenine katıldı. Açılış kurdelesini, protokol üyeleri ve çocuklarla birlikte kesen Özhaseki, AK Parti’nin belediyecilik anlayışına dikkat çekerek, “Son dönemde sayın Cumhurbaşkanımız, ısrarla belediye başkanı arkadaşlarımıza bir şeyi ihtar ediyor. O da şu; ‘Büyük işler yapabilirsiniz, köprüler, tüneller inşa edebilirsiniz, binalar yapabilirsiniz, şehirler inşa edebilirsiniz. Ancak en önemli yapacağınız iş, insanımızın gönlünü kazanmaktır. İnsanımızın gönlünü almaktır, onların duasını almaktır. Siz eğer gönüllere giremiyorsanız, yaptığınız işlerin hiçbirisinin benim gözümde değeri yok’ diyorlar. Allah’a hamdolsun yıllardır biz bunu yapıyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği 1994 yılının, belediyecilik için milat olduğunu söyleyen Özhaseki, “94’ten önce nasıl bir belediyecilik anlayışı var diye soracak olursanız, o günleri bilen birisi olarak söylüyorum, özellikle sol belediyeler hakim oldukları yerlerde kendilerine has militan bir kadroyu içeriye taşırlar. Onlar da hizmet görmezler, eylemden eyleme giderlerdi. Kafalarında sapkın bir ideoloji var. Ya Rusya, ya Çin, ya Arnavutluk gibi olmak. Ya da Castro’nun ülkesi gibi olmak gibi hayal peşinde koşarlardı. İnsanımıza da hizmeti asla düşünmezlerdi” diye konuştu.

‘ALGI BELEDİYECİLİĞİ YAPIYORLAR’

CHP’li belediyeleri eleştiren Özhaseki, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu yeni dönemde başka bir belediyecilik anlayışı daha ortaya çıkmaya başladı. O da hiçbir şey yapmadan, hizmet etmeden algı belediyeciliği. Ne yazık ki üzülerek söylüyorum bugün İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Adana’da, Mersin ve Antalya’da belediye başkanlarımızın, ne yazık ki hizmet etmeye niyetleri yok. Bir şey bildikleri de yok, yaptıkları da yok. Ancak dehşet derecede bir algı operasyonuyla vakit geçiriyorlar. Bunu söylerken boş bir söz olarak, karşı bir partili olarak söylemiyorum. Size birkaç tane rakam vereceğim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi geçen yıl sadece bu algı operasyonları için ajanslara verdiği para 845 milyon lira. Sosyal tesisler için ayırdığı para 12 milyon lira, depreme hazırlık için ayırdığı para 495 milyon lira. İstanbul için yakın gelecekte deprem var diyor bütün hocalar, tedbir almak lazım ama İstanbul Belediyesi sadece 495 milyon lira ayırıyor. Algı operasyonuna ise 845 milyon lira. Durmadan da yalanlar peşindeler. ‘Efendim İstanbul’da önümüz kesiliyor’, halbuki biz AK Parti Genel Merkezi olarak ki zannedersem aynısını MHP’li arkadaşlarımız da kendi belediyelerine ve meclis üyelerine söylüyorlar. Eğer muhalif partili bir belediye başkanı orada iktidardaysa yani daha açık söylüyorum CHP’li bir başkan varsa, Meclis’e hayırlı bir iş getiriyorsa, ‘hepsine evet deyin’ diyoruz. ‘Hiçbir şeye karşı çıkmayın’ diyoruz. Çünkü onun kimliği önemli değil, önemli olan oradaki vatandaşın hizmet alması. İstanbul’dan gelen 3 bin 300 civarında teklifin yüzde 98’ine ‘evet’ demişiz. Yüzde 2’sine karşı çıkmışız. Nedir zamlar, elbette karşı çıkacağız. Nedir, yeşil alanları talan etmek istiyorlar, elbette karşı çıkacağız bunlara. Ama onun dışında hizmete ait ne varsa ‘evet’ diyoruz. Ama arkadaşlarımız hala, ‘bizim önümüzü kesiyorlar’ diye ağlamaya devam ediyorlar. İller Bankası’nda payları kesiliyor mu? Hayır. Maliye’den eksik para mı gidiyor? Hayır. Ama ağlamaya devam ediyor arkadaşlar, algı operasyonunu sevdiler çünkü. Mağduriyet edebiyatını sevdiler.”

‘KASABA İDARE EDEMEZLER, ADAY OLARAK ORTADA GEZİYORLAR’

Cumhurbaşkanlığı adaylığı için adı geçen CHP’li belediye başkanlarına sözü getiren Özhaseki, “Ağlak ağlak gezmeyi sevdiler. Ama iş yapmaya niyetleri yok. Hırslarına bakarsanız, kasabaları idare edemeyecek adamlar, Cumhurbaşkanı adayıyım diye tafra satıp geziyorlar ortalarda. Biz de hayret içerisinde bunları izliyoruz ne yazık ki” ifadelerini kullandı.

6 muhalefet partisi liderinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı bir masa etrafında toplandıklarını dile getiren Özhaseki, şunları kaydetti:

“CHP’nin en önemli stratejisi de bu. Cumhur İttifakı olmasın. Recep Tayyip Erdoğan iş başından gitsin. Ne olursa olsun. Böyle bir şey olabilir mi? Birbirine benzemez adamlar, sokakta görse selamlaşmayacak adamlar, akşam birbirini telefonla arayıp, oturup bir kahve içmeyecek adamlar, bir masanın etrafında bir araya geliyorlar. Dertleri ne, Recep Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun. Siz ne yapacaksınız, yapacakları bir şey de yok. Ama siz gidin. Bu kadar muhalifin, istemezikçinin olduğu bir yerde asla bir medeniyet doğmaz. Çünkü hiçbir konuda birliktelikleri olmayan, birbirleriyle asla yolda karşılaşsa selam vermeyecek adamların Türkiye’ye faydasının olacağını da zannetmiyoruz. Hani şair diyor ya ‘Hadi gel şu Süleymaniye’yi yıkalım desem, iki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Hani gel yeniden yapalım desem, işte o zaman bir Sinan, bir de Süleyman gerek’. Bunları ne Sinan’ı var ne Süleyman’ı var. Bunlar ille de yıkalım diyorlar.”

SEO Marketi